Borç Tavanı Krizi
Borç tavanı meselesinin iki tarafı da temerrüdü önleyecek bir anlaşmanın trafiği içerisinde. Başta Başkan Biden ve Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy olmak üzere her iki partinin liderleri görüşmelerde önemli bir ilerleme kaydedildiğini belirttiler. Bu isimlerin bir anlaşmaya varıp varamayacakları bir yana, müzakerecilerin olası uzlaşısı, partiler içindeki muhalif seslerin itirazlarıyla karşı karşıya.
Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’ye göre, borç tavanı sorunun çözümünün uzlaşıyla çözülme yolu açık. Biden, Kamala Harris ve Kongre’nin önemli isimlerinin katıldığı bir görüşmenin ardından McCarthy, kendisinin ve Biden’ın ekipleri arasında konuya dair irtibatın artırılmasının planlandığını doğruladı. Hatta McCarthy hafta içinde bir tasarının Temsilciler Meclisi’ne sunulması ihtimalini gündeme getirecek kadar iyimser.
Ancak tabanda Meclis’in Cumhuriyetçi kanadında liderlerinin devam eden müzakerelerde verdiği tavizlerle ilgili endişeler var. Olası uzlaşmanın Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen yasa paketinden radikal biçimde sapması durumunda McCarthy’nin grubunu arkasında tutup tutamayacağı bir muamma. Söz konusu paket, borç limitinin artırılması ile önemli federal harcama kesintilerini bir araya getirmeyi öngörüyordu ki bu da pek çok Cumhuriyetçi için güvenli bir pozisyon.
McCarthy’nin durumunu daha da karmaşık hale getiren bir diğer husus ise, son dönemde ağırlığı hissedilen Özgürlük Grubu’nun Temsilciler Meclisi’nden geçen tasarıyı olduğu gibi kabul etmekte ısrarcı olması ve Senato yasayı onaylayana kadar müzakereleri durdurması. Bu durum ABD’deki pek çok gözlemci için endişe verici zira Özgürlük Grubu’nun başkanlık seçimlerindeki performansıyla Temsilciler Meclisi’ni nasıl felç edebileceğini daha önce görmüştük.
Öte yandan Başkan Biden, siyasi yelpazenin diğer tarafındaki sorunlarla boğuşuyor. Demokrat sesler, Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçilerine verilecek olası tavizlerden duydukları rahatsızlığı dile getiriyor. Dahası, Temsilciler Meclisi Demokrat Lideri New York’lu Hakeem Jeffries, Cumhuriyetçilerin bazı federal yardım programları için daha sıkı çalışma gereklilikleri talebini açıkça reddetti. Bunlara ek olarak, Senato’daki bazı Demokratlar arasında müzakerelerin şeffaf olmadığına dair de bir eleştiri var. Örneğin Bernie Sanders devam eden görüşmeler hakkında bilgilendirilmemekten ötürü oldukça hoşnutsuz. Aralarında Sanders, Elizabeth Warren ve John Fetterman’ın da bulunduğu 11 Demokrat senatör, Biden’a bir mektup göndererek borç tavanı sorununu Anayasa’nın 14. Ek Maddesi yoluyla kalıcı olarak çözmeye davet etti.
14. maddenin sorunu kalıcı olarak çözebileceğini iddia edenlere göre ABD’nin temerrüde düşmesi anayasal değil ve başkan limitin aşılması durumunda da ödemeleri devam ettirmelidir. Sorunun kalıcı şekilde çözülmesini isteyen başka sesler de var. Örneğin Senatör Brian Schatz uzun süredir borç limitinin kalıcı olarak kaldırılması gerektiğini savunuyor. Ancak, Başkan Biden daha önce borç limitinin tamamen ortadan kaldırılması fikrini “sorumsuzluk” olarak nitelendirerek reddetmişti.
İki parti arasındaki ideolojik uçurum, federal güvenlik ağı programlarında yapılacak olası değişiklikler etrafındaki tartışmalarda açıkça görülüyor. Biden’ın Cumhuriyetçilerin çalışma zorunluluğu önerilerine açık olması önemli bir müzakere noktası olarak görülse de partisi içinde, özellikle de ‘ilerici’ Demokratlar arasında tepkiye neden oldu. Biden yoksulluğu derinleştirebilecek her türlü tedbire karşı olduğunu ifade etse de ilerici grupların endişeleri devam ediyor. Cumhuriyetçilere göre federal harcamaların kısılması isteği meşru bir talep iken bazı Demokratlar Biden’ın bu taleplere olumlu bakmasını ‘rehine alma politikası’nı ödüllendirmek olarak görüyor.
Dahası, Biden’ın devam eden müzakerelere rağmen Japonya’daki G-7 zirvesine katılma kararı, iç krizi ne kadar ciddiye aldığı konusunda endişelere yol açıyor. Ancak aralarında Shalanda Young, Steve Ricchetti ve Louisa Terrell’in de bulunduğu üst düzey yardımcıları Başkan’ın yokluğunda müzakereleri sürdürüyor. Biden da konuyu uzaktan takip ettiğini bildirdi ve gezinin Avustralya ve Papua Yeni Gine ayaklarını iptal ederek tavizler verdi denebilir.
Özetle, borç tavanı müzakereleri ABD’de partiler üstü iş birliği için önemli bir turnusol testi sunuyor. Liderlerin iyimserliğine rağmen, partiler arasındaki görüş ayrılıkları, önemli politika anlaşmazlıkları ve müzakereler sırasında alınan kararların potansiyel sonuçları borç tavanı konusunu bir hayli zorlu hale getiriyor. Ülkenin temerrüde düşmesi tehdidini ortadan kaldırmanın partilerin ideolojik pozisyonlarından taviz vermesi şartına bağlanması başlı başına zorlu bir test.