New York’ta Mamdani’nin Zaferi
Demokrat Parti’nin New York belediye başkanı adayını belirlemek üzere gerçekleştirdiği parti içi ön seçimler salı günü yapıldı. Henüz sonuçlar resmiyet kazanmasa da, Zohran Mamdani’nin yarışı önde tamamladı. Eski New York Valisi Andrew Cuomo ise, birçok kritik Demokrat ismin desteğini almasına ve İsrail’e yakın gruplardan önemli bağışlar toplamasına rağmen, büyük umutlarla girdiği bu yarışı kaybetti. Zohran Mamdani’nin 4 Kasım’da yapılacak belediye başkanlığı seçimlerini de rahat bir şekilde kazanması bekleniyor. Böylece Mamdani, New York’un ilk Müslüman belediye başkanı olacak. Aynı zamanda İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına ve Başbakan Netanyahu’ya karşı gösterdiği sert tepkilerle öne çıkan Mamdani’nin, ABD’nin en önemli şehirlerinden birinin başına geçecek olması, Amerikan kamuoyunda yaşanan siyasal ve toplumsal dönüşümü yansıtması açısından da kritik bir öneme sahip.
Demokrat Parti’nin ön seçimlerdeki adayları ve partinin 2024 başkanlık seçimlerinin ardından içinde bulunduğu durum Mamdani’nin ön plana çıkmasına yardımcı oldu. Mevcut belediye başkanı Eric Adams hakkında oluşan olumsuz kamuoyu algısı, hakkında devam eden mahkeme süreçleri ve son dönemde eski Başkan Donald Trump ile gerçekleştirdiği görüşmeler, Demokrat Parti’den yeniden aday olmasının önünü kapattı. Bağımsız bir aday olarak seçimlere katılmayı planlayan Adams’ın, 4 Kasım’daki seçimlerde kayda değer bir etki yaratması beklenmiyor. Yarışı ikinci olarak tamalayan Cuomo, yenilgiyi kabul etse de belediye başkanlığı seçimlerine bağımsız olarak katılmayı planladığını açıklayarak Mamdani ile yeniden yarışmak istediğini gösterdi.
Zohran Mamdani’nin bu yarışta rakibine açık fark atmasında birkaç temel faktör etkili oldu. İlk olarak, Demokratlar için müesses nizamın temsilcisi olarak değerlendirilebilecek ve merkeze daha yakın bir isim olan Andrew Cuomo, yaşı ve geçmiş görevleri itibarıyla, New York için ideal bir aday profili çizemedi. Bu bağlamda, Cuomo’nun kampanyasına destek veren figürlerin başında eski Başkan Bill Clinton gibi eski kuşağı temsil eden isimlerin yer alması da oluşan “geçmişin adayı” algısını güçlendirdi ve şansını azalttı. Daha önce New York Valiliği yapmış olması tanınırlığını artırsa da, 2024 Başkanlık seçimlerinden sonra yeni yüzler arayan Demokrat seçmen için tatmin edici bir aday olmadı. Nitekim Cuomo karşısında partinin sol kanadı birliktelik göstererek ortak kampanyalar düzenledi.
Cuomo’nun 2021 yılında Valilik görevinden istifasına yol açan cinsel taciz iddiaları da seçim sürecinde yeniden gündeme geldi. Her ne kadar kendisi bu iddiaları reddetse de, isminin bu tür suçlamalarla anılması kamuoyunda ciddi soru işaretleri yarattı ve adaylığına gölge düşürdü. Son olarak, her ne kadar belediye başkanlığı seçimleri yerel yönetimle ilgili olsa da, adayların İsrail ile kurdukları ilişkiler ve bu konudaki duruşları da seçimde önemli bir belirleyici oldu. New York, hem büyük bir Yahudi hem de Müslüman nüfusa ev sahipliği yapan bir şehir olarak, ABD dış politikasını yerel siyasetin merkezine taşımış oldu.Bu nedenle ön seçimlerde adayların kendilerini İsrail konusunda nasıl konumlandırdıkları seçmen nezdinde büyük önem taşıdı.
Daha önceki söylemleri ve Filistin’e verdiği destek nedeniyle antisemitizm iddialarının merkezinde kalan Mamdani’nin imdadına, yine ilerici Demokratların adayı olarak yarışan ve seçimde üçüncü sırayı alan Brad Lander yetişti. Yahudi kökenli olan Lander, solcu kimliğiyle Netanyahu karşıtı bir pozisyonda durarak Filistinlilere destek veren eylemlere katılan bir figür olarak öne çıkıyor. Lander’in Mamdani ile kurduğu açık işbirliği, Mamdani’ye yöneltilen antisemitizm suçlamalarının etkisini büyük ölçüde kırdı. Öte yandan Cuomo’nun İsrail’e yakın gruplardan bağış alması ve kampanya merkezine antisemitizm ile mücadeleyi koyması da Biden yönetiminin İsrail poltikasına tepkili olan sol ve ilerici Demokratların Mamdani’ye yönelmesine neden oldu. Tüm bu faktörlere ek olarak Mamdani’nin genç ve dinamik bir görüntü çizerek sahaya odaklı bir seçim kampanyası yürütmesi de bu sonucun ortaya çıkmasında etkili oldu.
Nitekim New York’un Filistin destekçisi bir belediye başkanına yönelmesi, şehirdeki toplumsal dönüşümle ilişkili olarak da değerlendirilebilir. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle Gazze’den gelen görüntüler karşısında kayıtsız kalamayan ve İsrail’e yönelik tepki gösteren Amerikalıların oranında son dönemde ciddi bir artış yaşandığı görülüyor. ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz destek giderek daha fazla eleştirilirken, ülke genelinde ünviersite öğrencileri başta olmak üzere farklı kesimler protesto gösterileri düzenlemişti. Mamdani’yi zafere götüren bu toplumsal eğilimin yansıması kamuoyu anketlerinde de gözlemlenebilir. Son araştırmalara göre, 7 Ekim öncesinde Amerikalıların yaklaşık %42’si İsrail karşıtı bir pozisyondayken, bu oran son günlerde %53 seviyelerine yükseldi. Bu değişim, özellikle Demokrat seçmenler arasında Cumhuriyetçilere kıyasla çok daha belirgin. Bu bağlamda, Başkan Biden’ın İsrail’e yönelik koşulsuz destek politikası, Demokrat Parti içerisinde sola yakın grupların daha ön plana çıkmasına da neden oldu. İsrail’in saldırgan politikalarına ve ABD’nin İsrail’e verdiği desteğe karşı çıkan Amerikalıların sayısı, özellikle genç seçmenler arasında dikkat çekici biçimde artıyor.
New York ön seçimleri toplumsal dönüşümün bir yansıması olarak ele alınsa da sonuçtan memnun olmayan özellikle Cumhuriyetçi kesimin verdiği tepkiler, bu dönüşümün karşılaşacağı zorlukları gözler önüne seriyor. Başkan Trump seçim sonuçlarının ardından sosyal medya paylaşımı yaparak Mamdani’yi hedef alırken “Demokratlar çizgiyi aştı. Yüzde 100 komünist bir deli olan Mamdani kazandı.” ifadelerini kullandı. Aşırı sağcı isimler de seçim sonuçlarının ardından tepki gösterirken Mamdani’nin Müslüman kimliği ön plana çıkarılarak İslamofobik söylemlerle paylaşım yaptılar.
Bu seçimlerin Amerika genelinde yaşanan toplumsal değişimin bir göstergesi olduğu söylenebileceği gibi, aynı zamanda Demokrat Parti’nin lider arayışında yaşadığı kriz bağlamında da önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Demokratların yükselen yıldızı ve 2028 başkanlık seçimleri için olası adaylar arasında adı geçen Alexandria Ocasio-Cortez (AOC), New York seçimlerinden önce stratejik bir hamleyle Mamdani’ye açık destek verdi. Partinin sol ve ilerici kanadı açısından önemli bir figür olan Bernie Sanders’ın da Mamdani’ye verdiği destek, sol kanat adına bütünleşmiş ve güçlü bir mesaj niteliği taşıdı. Mamdani’nin zaferinin ardından AOC’nin parti içindeki popülaritesinin artması bekleniyor. Trump karşıtlığı üzerinden tabanda güçlü bir zemin edinen AOC’nin, parti içi dengelerdeki etkisinin bu süreçle birlikte daha da artacağı söylenebilir.
Öte yandan henüz 34 yaşında olmasıyla dikkat çeken Mamdani’nin belediye başkanlığı dönemi, yalnızca kendi siyasi kariyeri açısından değil, Amerikan siyaseti genelinde de önemli bir etkiye sahip olabilir. Önümüzdeki yıllarda adını daha sık duyabileceğimiz Mamdani, bu süreci başarılı bir şekilde yönetirse, ulusal düzeyde farklı siyasi pozisyonlarda yer almak için güçlü bir zemin elde edebilir.