Epstein Belgeleri Açıldı
ABD Adalet Bakanlığı, Jeffrey Epstein dosyasına ilişkin yeni bir belge serisi yayınladı. Belgeler arasında Epstein’ın evinde çekilmiş, aralarında Bill Clinton, Mick Jagger, Michael Jackson ve Kevin Spacey gibi ünlü isimlerin de yer aldığı çok sayıda yeni fotoğraf bulunuyor. Ancak belgelerin büyük ölçüde sansürlenmiş olması, hem mağdurların avukatlarının hem de Kongre üyelerinin tepkisini çekti. Bazı belgelerin yayımlandıktan kısa süre sonra siteden kaldırılması ve özellikle Trump’ın yer aldığı bir fotoğrafın silinmesi, dikkat çeken gelişmeler arasında yer aldı. Adalet Bakanlığı’nın bu uygulaması hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler tarafından eleştirilirken, Trump’ın seçim sürecinde popülist bir söylemle gündeme getirdiği Epstein dosyasının, son belgelerle birlikte kendi aleyhine bir propaganda aracına dönüşüyor.
Yayımlanan yeni belgeler, daha önce kamuoyuyla paylaşılmamış bazı önemli bilgileri gün yüzüne çıkardı. FBI’ın Epstein hakkındaki ilk şikâyeti 1996 yılında aldığına dair kayıt en dikkat çekici noktalardan birini oluşturuyor. Epstein’in mağdurlarından Maria Farmer, o dönemde FBI’a giderek çocuk istismarıyla ilgili şikâyette bulunduğunu belirtiyor. Bu bilgi, FBI’ın uzun yıllar boyunca harekete geçmemesi nedeniyle kurumu yeniden ciddi eleştirilerin hedefi hâline getirdi. Belgelerde ayrıca, Epstein’in 14 yaşındaki kız çocuklarını cinsel eylemler için işe aldığı ve bazı kadınların da genç kızları bu amaçla yönlendirdiğine dair ifadeler yer alıyor. FBI tarafından Epstein’in New York ve Virgin Adaları’ndaki evlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen fotoğraflarda birçok ünlü ismin yer aldığı görülüyor. Rolling Stones’un solisti Mick Jagger, pop yıldızları Michael Jackson ve Diana Ross, eski başkan Bill Clinton, aktör Kevin Spacey, komedyen Chris Tucker, milyarder Richard Branson ve İngiltere Kraliyet Ailesi’nden Andrew Mountbatten-Windsor ile eşi Sarah Ferguson gibi isimler bu karelerde Epstein’le birlikte görüntüleniyor. Fotoğrafların bazıları siyah şeritlerle sansürlenmiş olsa da, görseller Epstein’in geniş sosyal çevresine dair önemli ipuçları sunuyor.
Trump’la ilgili belgelerde ise oldukça sınırlı içerik bulunuyor. Ancak yayımlanan bir belgeye göre, Epstein geçmişte 14 yaşındaki bir kızı Mar-a-Lago’da Trump’la tanıştıdığı görülüyor. Genç kız daha sonra Trump tarafından herhangi bir cinsel istismara uğramadığını belirtmiş olsa da, bu bilgi kamuoyunda tartışma yarattı. Ayrıca, yayımlandıktan kısa süre sonra siteden kaldırılan fotoğraflardan birinde Trump’ın eşi Melania ve Ghislaine Maxwell ile birlikte yer aldığı görülüyor. Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı belgelerden en az 16’sının kısa süre içinde site üzerinden kaldırıldığı bildirildi. Bu belgeler arasında Trump’ın yer aldığı kareler ve Epstein’in eşyalarına dair bazı ayrıntılı görseller bulunuyordu. Bakanlık konuyla ilgili kamuoyuna net bir açıklama yapmazken, sosyal medyada yaptığı kısa bir paylaşımda belgelerin “inceleme sürecinde yeni bilgiler geldikçe yeniden gözden geçirileceği” ifade edildi.
Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı Jeffrey Epstein belgelerinde kendi fotoğrafının da yer almasına tepki gösteren Donald Trump, Florida’daki Mar-a-Lago tesisinde düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Görsellerde Epstein’la birlikte yer alan kişilerin “masum insanlar” olduğunu savunan Trump, bu kişilerin itibarlarının haksız yere zedelendiğini öne sürdü. “Bill Clinton’ın ve diğer insanların fotoğraflarının yayımlanmasından hoşlanmıyorum.” diyerek sürece dair rahatsızlığını dile getirdi. Belgelerde eski başkan Bill Clinton’ın da fotoğraflarının yer alması üzerine, Clinton cephesinden açıklama geldi. Clinton’ın sözcüsü, yayımlanan görsellerin “seçici biçimde” paylaşıldığını ve bunun yanlış bir suçlama izlenimi doğurduğunu belirtti.
Trump, belgelerin yayımlanmasının zamanlamasını da eleştirerek sürecin siyasi bir hesapla yürütüldüğünü savundu. Epstein belgelerinin gündeme getirilmesinin, Cumhuriyetçi Parti’nin başarısını gölgelemek amacıyla yapıldığını öne süren Trump, “Bence bu Epstein meselesi, Cumhuriyetçi Parti’nin büyük başarısını gölgelemek için yapılan bir dikkat dağıtma çabası,” ifadelerini kullandı. Konuşmasında ekonomik göstergelere de değinen Trump, kamuoyunun ilgisinin bu belgelerle saptırılmak istendiğini söyledi. Ancak seçim sürecinde Trump Epstein belgelerini kamuoyuna açmayı seçim vaadi olarak kullanmasına değinmedi.
Toplamda binlerce sayfadan oluşan belgelerin en az 550 sayfasının tamamen siyah kutularla sansürlenmiş olması, sürece yönelik eleştirilerin merkezinde yer alıyor. Sansürlenen belgeler arasında FBI’ın iç yazışmaları, mağdur ifadeleri ve bazı büyük jüri kayıtları bulunuyor. Adalet Bakan Yardımcısı Todd Blanche, yayımladığı resmi mektupta çocuk istismarı materyalleri, gizli savcılık belgeleri ve ulusal güvenliğe ilişkin bilgilerin yasalar gereği sansürlendiğini açıkladı. Trump’ın Kasım ayında imzaladığı Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası’na göre Adalet Bakanlığı’nın tüm belgeleri 30 gün içinde kamuoyuna açıklaması gerekiyordu. Buna rağmen bakanlık, yasal süreyi aşarak yalnızca belgelerin bir kısmını yayımladı.
Öte yandan Adalet Bakanlığı, Jeffrey Epstein soruşturmasıyla potansiyel olarak bağlantılı 1 milyondan fazla yeni belgenin tespit edildiğini açıkladı. Bakanlık, bu belgelerin incelenmesi ve gerekli yasal sansürlerin yapılmasının haftalar sürebileceğini belirtti. Ancak bu açıklama, Kongre’nin Aralık ayı başında yürürlüğe giren Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası’nın ihlal edildiği yönündeki eleştirileri daha da güçlendirdi. Kongre’de hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi isimler, bakanlığın yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğini savunarak sürece sert tepki gösterdi. Yeni belgelerin Noel arifesinde açıklanmasını “örtbas girişimi” olarak nitelendiren Demokrat Temsilci Robert Garcia, Beyaz Saray’ı “Epstein’ın suç ortaklarını ve kadınlara yönelik cinsel istismarda bulunan güçlü erkekleri korumakla” suçladı. Senato Azınlık Lideri Chuck Schumer ise Adalet Bakanlığı’na karşı dava açılması için Senato’yu oylamaya çağırdı.
Epstein dosyaları sadece siyasetin değil kamuoyunun da tepkisini çekiyor. Son dönemde yapılan kamuoyu araştırmaları, Amerikan halkının büyük çoğunluğunun Trump’ın Jeffrey Epstein skandalındaki rolüne dair ciddi şüpheler taşıdığını ortaya koyuyor. Katılımcıların yalnızca %23’ü Trump’ın bu süreci iyi yönettiğini belirtirken, %52’lik bir kesim olumsuz görüş bildiriyor. Özellikle Trump’ın, Epstein’ın genç kızlara yönelik insan ticareti faaliyetlerinden habersiz olduğu yönündeki açıklamasına inananların oranı yalnızca %18. Bu oran Cumhuriyetçi seçmenler arasında %34’e yükselse de, parti tabanında dahi belirgin bir güvensizlik dikkat çekiyor.
Tüm bu gelişmeler Epstein dosyasının artık yalnızca bir hukuki süreç değil, açık biçimde siyasal bir mücadele alanına dönüştüğünü gösteriyor. Belgelerin eksik, gecikmeli ve yoğun sansürle kamuoyuna sunulması, örtbas şüphesini pekiştirirken Trump yönetimine duyulan güveni daha da zedeliyor. 2026 ara seçimleri yaklaşırken, Demokratların bu dosyayı hem Trump’a karşı bir propaganda aracı hem de Adalet Bakanlığı’na yönelik baskı unsuru olarak kullanmayı sürdüreceği öngörülebilir. Mağdurların, Kongre’nin ve kamuoyunun artan baskısı, Adalet Bakanlığı’nı daha fazla belge açıklamaya zorlayabilir. Ancak bu süreç, aynı zamanda yeni iddiaların, yarım bilgilerin ve komplo teorilerinin dolaşıma girmesi için uygun bir zemin de yaratabilir. Bu yönüyle Epstein dosyaları, seçim sürecine giden yolda hem Amerikan siyasetindeki kutuplaşmayı artıran hem de devlet kurumlarına duyulan güvenin sınandığı başlıca gündem maddelerinden biri olmaya aday görünüyor.









