Borçlanma Tavanı Krizinde Vakit Daralıyor
Uzun süredir devam eden borç tavanı tartışmaları bu hafta da Başkan Biden’ın Temsilciler Meclisi Azınlık Lideri Hakeem Jeffries, Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, Senato Azınlık Lideri Mitch McConnell ve Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy’nin de aralarında bulunduğu Kongre’nin önde gelen isimleriyle bir araya gelmesiyle devam etti. Yaklaşık altmış dakika süren toplantı, her iki partinin de kendi pozisyonlarını belirtmesine imkan sunsa da herhangi bir uzlaşma olmadı. Borçlanma tavanı krizi de Washington’u sarmış olan makro kutuplaşmanın bir başka sahnesi haline geldi.
Demokratlar toplantıdan borç tavanının herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yükseltilmesi yönündeki kararlılıklarını koruyarak çıkarken, Cumhuriyetçi mevkidaşları mevcut krizi hükümet harcamalarında önemli kesintileri teşvik etmek için kullanmakta ısrarcı oldular. Biden görüşmeyi “verimli” olarak nitelendirdi ancak harcamalarda “büyük” kesintiler olarak nitelendirdiği kesintileri onaylamayı kesin bir dille reddetti. Bununla birlikte, daha sonraki bir basın toplantısında borç limitinde kısa vadeli bir artışı değerlendirmeye istekli olduğunu ima etti. Hafta sonuna doğru Başkan ile Kongre liderleri arasında yapılacak bir toplantının ardından daha fazla gelişme yaşanması bekleniyordu. Ancak, görüşme önümüzdeki haftaya ertelendi. Gecikmenin nedeni liderlerin pozisyonlarında kayda değer bir değişiklik olmayışı gibi görünüyor. Ancak bu ertelemenin Başkan ve Kongre liderlerinin personeline daha geniş seçenekler hazırlamak üzere daha fazla hazırlık süresi sağlayacağını öne süren iyimser yaklaşımlar da var.
Tarihsel olarak, borç tavanının yükseltilmesi Kongre’de rutin bir mesele olarak görülmüştür. Bu sınır 1960’tan bu yana 78 kez ayarlanmış ve gerektiğinde değişiklikler yapılmıştır. Ancak son yıllarda bu süreç giderek daha fazla siyasileşmiştir. Belirli zaman dilimlerinde geçmesi mecburi olan birkaç yasama faaliyetinden biri olan bu süreç, destekleri karşılığında politika taleplerini dile getirmek için bir fırsat olarak gören Cumhuriyetçiler için stratejik bir dayanak noktası haline geldi. Kongre tarafından federal hükümetin borçlanma kapasitesine getirilen bir kısıtlama olan borç tavanı, 1917’den bu yana Amerikan maliye politikasının demirbaşlarından biri olmuştur.
Bu tavan, hükümetin mali yükümlülüklerini yerine getirmek için borçlanabileceği azami miktarı belirler. Hükümet harcamalarının sık sık gelirleri aştığı göz önüne alındığında da devlet aygıtının sorunsuz işlemesini sağlamak için Kongre’den sık sık bu sınırı yükseltmesi istenir. Borç tavanının yükseltilmesiyle elde edilen borçlanma yetkisi, ABD’nin güvenlik ve güvenilirlik algısı nedeniyle küresel yatırım portföylerinin temelini oluşturan hazine bonolarını ihraç etmeye devam etmesini sağlar. Bu sebeple borç tavanının yükseltilmemesi sert sonuçlar doğurabilir. Böyle bir durumda hükümet daha fazla borçlanamayacak ve potansiyel olarak mali taahhütlerini zamanında yerine getiremeyeceği bir duruma düşecektir. Bu benzeri görülmemiş büyük ölçekli temerrüt, ABD’de bir durgunluğa yol açabilir ve küresel ekonomide sarsıntılara neden olabilir.
Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, kısa bir süre önce Demokrat meslektaşlarına gönderdiği bir mesajda, anketlere göre kamuoyu görüşünün kendi taraflarında olduğunun altını çizdi. Buna göre Amerikalıların %58 gibi önemli bir bölümü borç limiti ve federal harcamaların birbirinden bağımsız olarak ele alınması gerektiğine inanıyor. Buna karşılık, daha küçük bir kesim, %26, Kongre’nin sadece Başkan Biden’ın harcama kesintilerine rıza göstermesi halinde hükümet borçlarının ödenmesini onaylaması gerektiğini savunuyor. Buna göre Demokratların pozisyonu halk tarafından daha geniş kabul görüyor.
Salı günkü toplantının ardından her iki tarafın personeli bir araya gelerek pazarlık konusu olmayan hususları belirledi. Örneğin Beyaz Saray, kongre müzakerecilerine Başkan Biden’ın en son yasama başarısı olan Enflasyon Azaltma Yasası’nın, müzakere edilemez olduğunu söylüyor. Bunu karşı tarafın ne kadar kabul edeceği ise muallak. Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçileri borç tavanındaki herhangi bir artışa eşlik edecek harcama kesintilerini savunmuş, hatta bu duruşu yansıtan bir borç limiti planını kabul etmişlerdir. Ancak Biden, Kongre’deki Demokrat meslektaşlarıyla birlikte, bir harcama çerçevesine ilişkin herhangi bir tartışmadan önce, temiz bir borç limiti artışı taleplerinde kararlı durdu. Yani Biden önce borç limiti artışını sağlayalım ondan sonra federal harcamalar için ayrıca konuşalım diyor.
Borç tavanı konusunda müzakere yapılmasına karşı katı tutumuna rağmen Başkan, federal harcama seviyeleri konusunda müzakereye de açık olduğuna dair sinyaller gönderiyor. Bu Biden’ın başlangıç pozisyonuna göre ciddi bir değişiklik denebilir. Zira takvim bu kadar daralmadan önce Başkan konun tartışmaya kapalı olduğu ve borçlanma tavanının otomatik olarak artırılması gerektiğini savunuyordu. Başkanın bu pozisyon değişikliğinde olası bir temerrütte sorumluluktan kaçınmak olduğu da iddia edilebilir. Genel pozisyonlar belli olsa da spesifik pazarlık unsurlarında taraflar nerede duruyor netleşmiş değil. Her iki tarafın kurmayları, 1 Haziran gibi erken bir tarihte olası bir temerrüde düşmeden önce bir anlaşma ve yol haritası yapmak için zamana karşı bir yarışa girmiş durumda.