Demokrat Parti Kongresi’nde Harris Gövde Gösterisi Yaptı
Demokrat Parti’nin 2024 seçimlerindeki başkan adayını resmen belirlediği ulusal parti kongresi bu hafta Chicago’da yapıldı. Kongre’de, Başkan Yardımcısı Kamala Harris, partinin resmi başkan adayı olarak ilan edildi. Demokrat Parti’nin önde gelen isimlerinin tam kadro katıldığı kongrede, Harris’e tam destek verilerek adeta gövde gösterisi yapması sağlandı. Kongre’den çıkan birlik mesajı, halihazırda iyi bir ivme yakalayan Harris kampanyası için önemli bir kazanım oldu. Ancak, Biden yönetiminin İsrail politikasını eleştiren ve yeni dönemde Gazze’de ateşkesin sağlanmasını da içeren talepleri olan Demokrat seçmenler, parti kongresinin düzenlendiği Chicago’da protesto gösterisi düzenleyerek tepkilerini dile getirdiler. Polis ile karşı karşıya gelen göstericilere yönelik sert müdahale, Harris’in şu ana kadar yakaladığı ivmeyi olumsuz etkileyebilecek kritik bir unsur olarak öne çıkıyor.
Kongre boyunca Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri Harris kampanyasına destek açıklaması yaptı. Pazartesi günü kongrenin açılışını Başkan Biden yaparken, 2020 seçimlerinde başkan yardımcısı adayı olarak Harris’i seçmesini “tüm kariyerim boyunca verdiğim en iyi karar” olarak tanımlaması dikkat çekti. Biden, konuşması boyunca 2020’den bu yana kendi yönetiminin elde ettiği başarılara odaklanarak selefi Trump dönemine eleştirilerde bulundu. Kongrenin ilk gecesinde söz alan Hillary Clinton ise Harris’in bir kadın olarak ABD’nin ilk kadın başkanı olacağına inandığını belirtirken, 2016 yılında rakibi olan eski Başkan Trump’ın ABD mahkemelerinde suçlu bulunması, Clinton’ın ana gündem maddelerinden biri oldu.
Kongrenin ikinci gününde sahne alan Barack ve Michelle Obama çifti, kongrenin en dikkat çeken bölümünü oluşturdu. Eski Başkan Obama, kendi seçim kampanyasına atıfta bulunarak Harris’e verdiği desteği yineledi ve kongre boyunca büyük sevgi gösterileriyle karşılandı. Obama, Biden’ı aldığı karardan dolayı överken, Harris’in göçmen ve siyahi kökeninin ABD için önemli bir şans olacağını vurguladı. Michelle Obama ise kadın bir başkan seçmenin önemine vurgu yaparken, Trump’ın siyahilere yönelik kullandığı dilin ırkçılık olarak değerlendirilebileceğini ifade etti. Michelle Obama, Harris’in de kendileri gibi orta sınıf bir aileden geldiğini hatırlatarak, Amerikalıların gerçek sıkıntılarını bilen ve anlayan bir başkana ihtiyaç duyduğunu belirtti.
Kongrenin üçüncü gününde, Harris’in başkan yardımcısı adayı Tim Walz, delegelerin karşısına çıktı. Walz, konuşması boyunca Demokrat Parti’nin özgürlükleri savunan bir parti olduğunu vurguladı ve Harris’in kürtaj ile sağlık politikalarını ön plana çıkaran etkileyici bir konuşma yaptı. Kurultayın üçüncü gecesinde, Bill Clinton, Nancy Pelosi ve Josh Shapiro gibi önemli isimler de sahne aldı. Konuşmalar, kürtaj ve demokrasi temaları etrafında şekillenirken, Demokratların, uzun süredir Cumhuriyetçilerin Biden’a karşı kullandığı yaş faktörünü Trump’a karşı kullanmaya başlaması dikkat çekici bir gelişme olarak öne çıktı.
Perşembe gecesi sahne alarak Demokrat Parti’nin başkan adaylığını resmen kabul eden Kamala Harris’in konuşması, parti içinde büyük bir coşkuyla karşılandı. Harris, kapanış konuşmasında adeta bir savcı gibi Donald Trump’a karşı sert suçlamalarda bulundu. Trump’ı, Beyaz Saray’a dönmesi halinde ülkenin demokratik değerlerini sistematik olarak aşındırmayı planlamakla itham eden Harris, vizyonunu Trump’ınkiyle karşılaştırdı. Trump’ı, orta sınıf yerine zenginleri desteklemekle, iki partili bir sınır tasarısını engellemekle ve ülke çapında kürtajı yasaklamak ve eyaletleri kadınların düşüklerini rapor etmeye zorlamakla suçladı. Ayrıca Harris, Gazze ve İsrail politikasına da değinerek protesto hareketine kayıtsız kalmadığını gösterdi. Harris, İsrail’in bir daha asla “Hamas terör örgütünün 7 Ekim’de neden olduğu dehşetle” yüzleşmek zorunda kalmamasını sağlama sözü verirken, “son 10 ayda Gazze’de yaşananların yıkıcı olduğunu” da belirtti.
Demokratlar kongre boyunca güçlü bir birliktelik atmosferi oluştursa da İsrail politikası nedeniyle parti içinde yaşanan bölünmüşlük, kongreye de yansıdı. Ön seçimlerde protesto hareketi düzenleyerek Biden’a karşı tepki oyu kullanan Demokrat seçmenler, parti kongresinde temsil edilmek üzere 30 delege elde etmişti. Kongrenin yapıldığı salonun önünde toplanan büyük kalabalıklar, acil ateşkes çağrısını yineleyerek Biden yönetiminin bir an önce harekete geçmesi gerektiğine dair sloganlar attı. Konuşmacıların çoğu Gazze konusuna değinmekten kaçınırken, bu konuya değinen az sayıdaki isimden biri de Başkan Biden oldu. 7 Ekim’den itibaren izledikleri politikaları savunan Biden, “Sokaktaki protestocular haklılar,” dedi. “Her iki tarafta da çok sayıda masum insan öldürülüyor.” ifadelerini kullandı.
Kongre’de, Hamas tarafından rehin alınan İsraillilerin aileleri de söz alarak Başkan Biden ve Yardımcısı Harris’in ilk günden itibaren kendilerine verdikleri desteği vurguladılar. Ancak protesto hareketinin organizatörleri, 30 delege kazanmalarına rağmen Gazze konusunda bir konuşma yaparak ateşkes gündemini kongreye taşıma çabalarının sonuçsuz kaldığını belirtti. Parti kongresinde protesto hareketine mensup hiçbir kişiye söz hakkı verilmemesi, hareketin üyeleri tarafından salonun dışında oturma eylemiyle protesto edildi. Bu eyleme, Minnesota Temsilcisi Ilhan Omar da katıldı. Kongrenin gerçekleştiği bölgenin dışında ise büyük protesto gösterileri düzenlendi. Göstericiler ile polis arasında bazı noktalarda çatışmalar yaşandığı ifade edilirken, özellikle Salı günü Chicago’daki İsrail Konsolosluğu önünde yoğunlaşan protestolarda birçok gösterici tutuklandı. Göstericiler, kongrenin son gününe kadar eylemlerini sürdürmeye devam ettiler.
Kamala Harris’in yakaladığı ivmenin en kırılgan noktasını İsrail politikası oluşturuyor. Biden yönetiminin 7 Ekim’den itibaren İsrail’e verdiği desteği eleştiren ve ateşkes çağrısı yapan Demokrat seçmenler, ön seçimlerde Biden yönetimini protesto etmek amacıyla bir hareket başlatmış ve bu süreçte 30 delege kazanmıştı. Biden kampanyası zaman zaman Gazze’deki insani duruma odaklanmış olsa da, eleştiren seçmenlerin taleplerini büyük ölçüde görmezden geldi. Harris kampanyasından bu konuda daha stratejik adımlar atması bekleniyordu. Özellikle salıncak eyaletlerde seçim sonuçlarına doğrudan etki edebilecek sayıda olan protestocu seçmenlere yönelik henüz olumlu bir adım atılmaması ve göstericilere yönelik sert polis müdahaleleri, bu seçmenlerin Harris kampanyasından tamamen uzaklaşmasına neden olabilir. Bu durum, Harris’in 2024 seçimlerinde beklenmedik bir yenilgiyle karşılaşmasına yol açabilir.