Kongre’nin Yapay Zekayla İmtihanı
Son yılların en çarpıcı teknolojik gelişmesi tartışmasız yapay zeka oldu. Yapay zekanın dönüştürücü gücü, OpenAI’ın ChatGPT ürününün geliştirilmesiyle kitleler için görünür hale geldi. ChatGPT, çeşitli sektörlerde üretkenliği artırma potansiyelini ortaya koyarak yapay zekayı hem işletmeler hem de bireyler için cazip bir teknoloji haline getirdi. Bununla birlikte, yapay zekanın potansiyeli yasa koyucular arasında endişelere yol açmaya başladı. Verimliliği artırmanın yanında hukuktan iş piyasalarına kadar birçok alanda cevabı zor sorular üreten bu yeni teknolojinin kullanılmasında gözetilecek sınırlar konusunda devletler cevap arıyor. Bu kapsamda yapay zekaya dair ne yapılacağı Washington’da önemli bir soru haline geldi.
ABD yapay zeka teknolojisinin en ileri olduğu ülkelerden biri ve devletin de konuya dair hayli derin tecrübesi var. Ancak bu kapasite şimdiye kadar büyük oranda savunma sanayii kapsamında ele alınmış görünüyor. Son yıllarda ABD’nin özellikle Çin ile süregelen rekabete istinaden yapay zekaya bir ilgi gösterdiği muhakkak. Ancak ABD’nin bu vurgusu, yapay zekanın modern savaş ortamında devrim yaratma, yeni stratejik kabiliyetler üretme ve küresel güç dengesini önemli ölçüde değiştirme potansiyeline sahip olduğu inancından kaynaklanıyor.
ABD, Çin’e karşı askeri ve teknolojik üstünlüğünü korumak amacıyla otonom silah sistemleri, istihbarat analizi ve siber güvenlik gibi alanlarda yapay zeka Ar-ge projelerine büyük yatırımlar yaptı. Örneğin Pentagon’un Savunma Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA), yapay zekayı askeri alana entegre etmeyi amaçlayan çok sayıda proje üstlenmiş durumda. Bununla birlikte, ABD’nin yapay zekanın savunma ve güç dinamiklerine öncelik vererek bu teknolojinin sağlık, eğitim ve çevre koruma gibi alanlardaki dönüştürücü potansiyelini ihmal ettiğini söylemek abartı olmaz.
ChatGPT’nin iki ayda yüz milyon kullanıcıya ulaşarak yapay zeka uygulamalarını çok hızlı biçimde gündeme getirmesi konunun sivil bağlamlarını da tartışmaya açtı. Biden yönetimi de konuya dair politika geliştirme arayışında görünüyor. Geçtiğimiz günlerde Başkan Biden aralarında Google, Microsoft ve OpenAI’ın bulunduğu bir grup teknoloji şirketinin genel müdürleriyle konuya dair bir görüşme yaptı. Görüşme sonrasında Beyaz Saray’ın yaptığı açıklamada yapay zekanın insanlığın koşullarını iyileştirme potansiyeline sahip olduğu ancak güvenlik, mahremiyet ve sivil haklar konularında endişelere yol açabileceği vurgusu yapıldı. Açıklamaya göre Beyaz Saray ilgili şirketlere yapay zeka ürünlerinin güvenliğini sağlamak için “yasal sorumlulukları” olduğunu hatırlattı ve yönetimin yapay zeka konusunda yeni düzenlemeler geliştirmeye ve yeni mevzuatı desteklemeye açık olduğunu söyledi.
Kongre de konuyu daha kapsamlı ele almaya başladı bile. Geçtiğimiz hafta bazı Temsilciler Meclisi üyeleri McCarthy’nin düzenlediği bir oturum kapsamında yapay zeka alanında uzman MIT Profesörlerini dinleyip sorular sordu. Toplantıda Profesör Aleksander Mądry, Kongre’nin yapay zekanın istikametine dair sorumluluklarını yalnızca teknoloji şirketlerine bırakmaması gerektiğini vurguladı. Madry’ye göre devletin yapacağı düzenlemelerle aktif bir rol oynaması ve yapay zekanın toplumsal hedeflerle uyumlu olmasını sağlaması gerekiyor. McCarthy ayrıca OpenAI genel müdürü Sam Altman ile de benzer bir toplantı yapmak istediğini söyledi.
Yapılan anketlere göre Amerikan halkının yaklaşık yarısı devletin yapay zekaya düzenlemeler getirme konusunda acele etmesi gerektiğini düşünüyor. Kongre’de bazı aktörler konuya dair adımlar atmaya başladı bile. Ancak Kongre üyelerinin de konuyla ilgili ne yapacaklarını bildiklerinden emin değiliz. Atılan adımların birçoğu birbiriyle uyumsuz hatta bazıları çelişkili bile denebilir. Örneğin Senatör Michael Bennet hükümetin yapay zeka kullanımını gözden geçirmesi ve yeni kurallar önermesi için bir çalışma grubu kurulması çağrısında bulundu. Ancak bu öneri Temsilciler Meclisi Ted Lieu’nun ulusal yapay zeka kuralları komisyonu fikriyle benzer bir çağrıya benziyor. Temsilci Nancy Mace’in hazırlamakta olduğu yapay zeka bildirim kuralları ise bu tabloda nereye oturuyor belli değil.
Tabii konunun önemli bir ayağı da yapay zekanın insanlığın geleceğini tehdit ettiğine dair endişelerin yasama organındaki yansımaları. Geçtiğimiz günlerde Senatör Edward J. Markey ve Temsilciler Meclisi’nden Ted W. Lieu, Don Beyer, ve Ken Buck nükleer komuta ve kontrol sürecini gelecekte yapay zekanın (AI) nükleer fırlatma kararları vermesine izin veren herhangi bir politika değişikliğinden korumak için bir yasa önerisi sundu. Yasa önerisi onaylanır ve kabul edilirse nükleer fırlatma kararlarını insanların vermesi ve tatbik etmesi bir mecburiyet haline gelecek.
Kongre’de görülen böylesi endişeler daha önce de yapay zekanın tehditlerine dikkat çeken teknolojistlerin çağrılarını hatırlatıyor. Aralarında Elon Musk’ın da bulunduğu 1000’den fazla teknoloji lideri ve araştırmacı, açık bir mektupla yapay zekanın “toplum ve insanlık için derin riskler” oluşturduğu uyarısında bulunarak yapay zeka laboratuvarlarını bu sistemlerin geliştirilmesini askıya almaya davet etmişti. Mektupta yapay zeka geliştiricilerinin dahi ürettikleri araçları anlayamayacağı ve güvenilir bir şekilde kontrol edemeyeceği vurgusu yapılıyor.
Yapay zekaya dair mevcut mevzuat oldukça sınırlı. Halihazırda Federal Ticaret Komisyonu’nun yapay zeka kurallarını uygulama yetkisi yok ve Beyaz Saray’ın daha önce hazırlamış olduğu “Yapay Zeka Haklar Bildirgesi Planı” gönüllülük esasına dayalı olduğu için herhangi bir bağlayıcılığı yok. Kongre’nin yapay zeka teknolojisinde düzenleme yapması gerekip gerekmediği konusundaki tartışmanın bir tarafında derhal harekete geçilmesini savunanlar, diğer tarafında ise ağır kuralların inovasyonu engellemesinden endişe duyanlar var. Senato Çoğunluk Lideri Schumer, gelecekteki mevzuata dahil edilmek üzere dört geniş yapay zeka tedbiri sunarak bu yılın en kapsamlı yapay zeka düzenleme girişiminde bulundu denebilir. Bu tedbirler kullanıcıları bilgilendirmeyi, hükümete daha fazla veri sağlamayı, yapay zekanın potansiyel zararlarını azaltmayı ve üretilecek araçları ‘Amerikan değerleriyle’ uyumlu hale getirmeyi amaçlıyor.
Temsilciler Meclisi üyesi Lieu liderliğindeki bir grup, yapay zeka ve etkileri hakkında hala öğrenilecek çok şey olduğuna inanıyor. Lieu’nun önerdiği yasa tasarısı, sadece yapay zekayı incelemek ve hükümet düzenlemeleri için uygun rolü belirlemek üzere bir komisyon kurulması çağrısında bulunuyor. Bu grup, yapılacak herhangi bir düzenlemenin inovasyon üzerindeki potansiyel olumsuz etkisi konusunda temkinli. Senatör Heinrich gibi bazı isimler ise yapay zeka gelişiminin hızlı temposunun acil düzenleyici eylem gerektirdiğini savunuyor. Nihayetinde, yapay zeka düzenlemelerini çevreleyen tartışma, bu iki kamp arasında bir çatışmaya doğru gidiyor gibi görünüyor. Tartışmanın neticesi yapay zeka politikasının geleceğini şekillendirecek ve hızla ilerleyen bu alanda inovasyon ve düzenleme arasındaki dengeyi belirleyecektir.