Trump’ın Bakan Adayları Senato’dan Onay Arıyor
20 Ocak’ta düzenlenecek yemin töreni ile ABD’nin 47. Başkanı olarak resmen göreve başlayacak olan Donald Trump’ın kabinesine atamayı düşündüğü isimler etrafında tartışmalar devam ediyor. Kabinede görev alması planlanan isimler bu hafta içinde Senato’da onay oturumlarına katıldı. Trump’ın savunma bakanı olarak atamaya çalıştığı ancak hakkında ortaya atılan iddialar nedeniyle bazı senatörlerin tepki gösterdiği Pete Hegseth’in katıldığı oturum, en çok tartışmanın olduğu oturum olarak ön plana çıktı. Dışişleri Bakanı olarak atanması planlanan Marco Rubio’nun katıldığı oturum da Trump’ın ikinci döneminin dış politika yaklaşımı hakkında önemli ipuçları verdi.
Kongre’de düzenlenen oturumların ilk gününde ifade veren Trump’ın Savunma Bakanı adayı Pete Hegseth, hakkındaki cinsel istismar ve aşırı alkol tüketimi iddialarına karşı kendini savundu. 2017 yılında California’da yaşanan cinsel saldırı suçlamasını reddeden Hegseth, bunun “organize edilmiş karalama kampanyası” olduğunu savundu. Demokrat senatörler, Hegseth’in askeri standartlar ve kadınların ordu içindeki yeriyle ilgili açıklamalarını sorguladı. Hegseth ise kadın askerlerin önemli katkılar sağladığını söyleyerek askeri standartların herkes için aynı olması gerektiğini belirtti.
Hegseth, hakkında ortaya atılan iddialara ek olarak ABD askerî politikasına yönelik önemli açıklamalar yaptı. Oturumda “Hamas’ın her son üyesinin öldürülmesini ve yok edilmesini destekliyorum” şeklinde sert açıklamalarda bulundu. İsrail’in mevcut yönetiminin dahi böyle bir planı olmadığını söylemesine rağmen, Hegseth’in bu sert çıkışı kendisi hakkında atılan iddialara karşı kendini savunma çabası olarak yorumlanabilir. Hegseth’in açıklamaları, Filistin destekçileri tarafından protesto edildi.
Hegseth’in adaylığı noktasında ilk başta endişelerini dile getiren Cumhuriyetçi Senatör Joni Ernst, Salı günü yaptığı açıklamada Hegseth’i destekleyeceğini belirterek önemli bir adım attı. Ernst’in ismi, Hegseth’in onay alamaması durumunda alternatif Savunma Bakanı isimleri arasında geçiyordu. Ernst’in desteğiyle birlikte, Cumhuriyetçilerin fire vermeden destek vermesi bekleniyor. Trump’ın yemin töreninden sonra yapılacak oylamada Hegseth’in Senato tarafından onaylanması bekleniyor.
Senato’da Çarşamba günü düzenlenen oturumda, Dışişleri Bakanı adayı Marco Rubio Trump’ın ikinci döneminin dış politika ajandası hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Rubio, Ukrayna’daki savaşın sona ermesi gerektiğini belirterek, Çin ile Amerika arasındaki rekabetin bu yüzyılın en belirleyici sorunu olduğunu vurguladı. Batı’nın Ukrayna’ya verdiği desteğin sürekliliği konusunda temkinli olduğunu ifade eden Rubio, Ukrayna’ya yapılan yardımları sınırlamak istemediğini ancak bu yardımlarda yeniden düzenleme yapılması gerektiğini söyledi.
Rubio, NATO’nun Amerika için önemli bir ittifak olduğunu savundu ve Trump’ın görüşlerinin aksine Avrupa’nın savunma harcamalarına daha fazla katkı yapması gerektiğini belirtti. NATO’nun güçlü olabilmesi için Avrupa’nın kendi savunmasını sağlamak zorunda olduğunu ifade eden Rubio, ABD’nin NATO’daki rolünü yeniden değerlendirerek, Avrupa’nın savunma kapasitesini artırmasını savundu. Ayrıca, NATO’dan çıkma konusunda Trump’a karşı olan yaklaşımı Rubio’nun Senato’da destek bulmasını kolaylaştıran faktörlerden biri oldu.
Marco Rubio, Trump yönetiminin Ortadoğu politikası ile ilgili olarak da önemli çıkarımlarda bulundu. İsrail’in Gazze’deki savaşta yaptığı eylemleri savundu ve Hamas’ı sivilleri kalkan olarak kullanmakla suçladı. Rubio, Gazze’deki binlerce Filistinlinin ölümünü savaşın korkunç bir yan etkisi olarak tanımlarken, İsrail’in varlığını savunmaya devam etti ve “Sınırınızda sizi yok etmeye çalışan silahlı unsurlarla barış içinde yaşayamazsınız” diyerek İsrail’in güvenliği için güçlü bir savunma yaptı.
Marco Rubio, Suriye’nin geleceği konusunda da önemli açıklamalarda bulundu. Rubio, Esad rejiminin çökmesinin ardından Suriye’nin “keşfedilmeye değer bir fırsat” sunduğunu belirtti. PKK/PYD ile organik bağları olan SDF’ye Amerikan desteğinin devam etmesi gerektiğini belirten Rubio, DEAŞ tehlikesinin ortadan kalkmadığını iddia etti. Rubio, yeni Suriye yönetiminin el-Kaide ile olan geçmişine atıf yaparak dikkatli bir politika takip edilmesi gerektiğini vurguladı. Rubio’nun Suriye politikasına yönelik ortaya koyduğu tablo, Trump’ın açıklamalarıyla çelişen noktalar barındırıyor. Rubio’nun oturumu, Trump’ın diğer bakan adaylarına kıyasla daha ılımlı ve diplomatik bir havada geçti.
Trump’ın Adalet Bakanı adayı Pam Bondi ise Senato’da katıldığı oturumda, Adalet Bakanlığı’nın siyasetten bağımsız olacağını belirtirken davaların somut kanıtlar etrafında şekilleneceğini vurguladı. Bondi, Adalet Bakanlığı ile Beyaz Saray arasındaki temasların sınırlanması gerektiğini ifade ederek, bağımsızlık sözü verdi. Trump seçim kampanyası süreci boyunca karşılaştığı davalar nedeniyle Adalet Bakanlığı’nın Biden yönetimi tarafından siyasi bir enstrüman olarak kullanıldığını belirtmişti. Yeni dönemde Adalet Bakanı olarak atayacağı isimle intikam duygusu besleyerek hareket edeceğine yönelik endişeler devam ederken Bondi, Kongre’deki oturumda daha ılımlı bir pozisyon sergiledi. Trump’ın CIA Direktörü adayı John Ratcliffe de katıldığı oturumda, istihbarat topluluğunda siyasetin etkili olmaması gerektiğini ve kurumun bağımsızlığını koruyacağını vurguladı.
Perşembe günü, kabinede görev alacak isimler için yapılan onay oturumlarının üçüncü gününde, Donald Trump’ın ekonomi ve iç politika gündemi ön plana çıktı. Hazine Bakanlığı için Scott Bessent, İçişleri Bakanlığı için Doug Burgum ve Çevre Koruma Ajansı (EPA) için Lee Zeldin adaylıklarıyla ilgili görüşmelerde, senatörlerin sert tavırları önümüzdeki süreçte Trump yönetiminin vergi kesintileri, harcama politikaları, gümrük vergileri ve çevre politikaları üzerinde ciddi mücadeleler vereceğini ortaya koyuyor.
Seçilmiş Başkan Trump’ın bakan adayları, Senato’daki onay sürecinde ciddi eleştirilerle karşılaşsa da Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Kongre’de büyük bir kısmının onaylanması bekleniyor. Ancak, Hegseth’in onay süreci hakkında ortaya atılan cinsel saldırı ve alkol kullanımı gibi iddialar ile profesyonel yetersizliği etrafında şekillenen tartışmalar nedeniyle daha sancılı geçebilir. Yemin töreninden sonra yapılacak oylama, aynı zamanda Trump’ın ilk iş günü olması nedeniyle büyük bir öneme sahip. Cumhuriyetçi Parti içerisinde Trump’ın atamalarına karşı çıkabilecek itirazların sadece Tulsi Gabbard’ın adaylığını zora sokma potansiyeline sahip olduğu tahmin ediliyor.