ABD ve Ukrayna Cidde’de Görüştü

Göreve gelir gelmez Rusya-Ukrayna savaşını kısa sürede bitirme sözü veren ABD Başkanı Trump, bu doğrultuda her iki tarafla da diplomatik temasları artırmaya başladı. Daha önce Rus heyeti ile müzakere eden Trump yönetimi yetkilileri bu kez de Ukrayna heyeti ile Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde bir görüşme gerçekleştirdi. Toplantı sonunda yapılan ortak açıklamada bir ay süreli “geçici ateşkes” üzerinde anlaşmaya varıldığı ve ABD’nin daha önce dondurduğu askeri yardımları ve istihbarat paylaşımını yeniden başlatacağı duyuruldu.
ABD ile Ukrayna arasında gerçekleşen görüşmeler, savaşın gidişatında yeni bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Ortak açıklamada, Rusya’nın yaklaşımının sonucu belirlemede önemli olduğu kaydedilirken “ABD’nin, Moskova’yla iletişime geçeceği” belirtiliyor. Rusya henüz teklife resmi yanıt vermediği için savaşın gerçekten bitip bitmeyeceği ya da ateşkesin ne kadar kalıcı olabileceği gibi sorular belirsizliğini koruyor.
Dışişleri Bakanı Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Waltz, toplantının ardından yaptıkları açıklamada, “Top şimdi Rusya’da. Biz barış istiyoruz ve Ukrayna da buna hazır olduğunu gösterdi” diyerek Moskova’nın “aynı samimi adımları atmasını” talep etti. Trump ise, Putin ile birkaç gün içerisinde görüşebileceğini ve bu ateşkesin kalıcı bir barışa evirilmesi için çaba harcayacağını aktardı.
Rubio, ateşkes sağlanması amacıyla Moskova yönetimiyle görüşmeler yapacağını duyurdu. Savaşın çözüm olmadığını ve diplomatik yolların denenmesi gerektiğini vurgulayan Rubio, “Ukrayna’nın çatışmaları durdurmaya ve savaşın sonlanması için müzakere sürecini başlatmaya hazır olduğunu” Rus muhataplarına ileteceğini ifade etti. Moskova yönetiminin kabul etmesi halinde ateşkesin kısa sürede sağlanabileceğini belirten Rubio, Kanada’da yapılacak G7 toplantısında müttefik ülkelerin savaşı sona erdirmeye odaklanmalarını sağlamaya çalışacağını söyledi. Rusya’nın ateşkese olumsuz yaklaşması ihtimaline ilişkin olarak Rubio, “bu çok talihsiz olur ve niyetlerini açıkça ortaya koyar” ifadelerini kullandı.
Cidde’deki görüşmeler, Beyaz Saray’da yaşanan skandal Trump-Zelenski görüşmesiyle bozulan ikili ilişkilerde normalleşmeye yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor. Trump ve Zelenski arasında Oval Ofiste yaşanan gerginliğin ardından yönetim Ukrayna’ya yönelik silah yardımı ve istihbarat paylaşımını durdurmuştu. Ukrayna’ya verilen desteğin ani biçimde kesilmesi hem Kiev yönetiminde hem de Avrupa başkentlerinde derin kaygılara yol açarken durumdan istifade etmek isteyen Rus güçleri cephede ilerleme kaydetmişti.
Cidde görüşmeleri sonrası yapılan ortak açıklamaya göre ABD ve Ukrayna, “kritik maden kaynaklarının geliştirilmesine yönelik kapsamlı bir anlaşmanın” mümkün olan en kısa sürede imzalanması konusunda da mutabık kaldı. İlk anlaşma zaten müzakere edilmiş ancak yaşanan tartışmanın ardından imza töreni iptal edilmişti. Ukrayna anlaşma şartı olarak ABD’den güvenlik garantisi isterken bu talebi reddeden Trump yönetimi, ABD maden şirketlerinin bölgedeki varlığının otomatik güvenlik garantisi anlamına geleceğini savunuyor. Hem Ukrayna’nın uzun vadeli refahını garanti altına alma hem de Rusya’nın bölgedeki ekonomik nüfuzunu sınırlama amacı güden bu mutabakat, ateşkesin kalıcılığını doğrudan etkileyecek bir faktör olarak öne çıkıyor.
Ukrayna, ABD’nin önerdiği 30 günlük ateşkesi kabul ederken ateşkesin yürürlüğe girebilmesi için Rusya’nın da aynı koşulları onaylaması gerekiyor. Moskova yönetiminin de teklifi kabul etmesi halinde bir aylık süre boyunca hem kara hem hava hem de deniz muharebelerinin durdurulması planlanıyor. Kiev yönetimi aslen hava bombardımanları ve Karadeniz’deki çatışmaların durdurulmasını öngören kısmi bir ateşkes talep ediyordu. Ancak ABD tarafı daha kapsamlı bir ateşkes önererek, 30 günlük zaman diliminde karşılıklı güven artırıcı adımlar atılmasını amaçlıyor. Buna karşın, Rusya’nın talepleri henüz netlik kazanmış değil.
Putin, ABD’nin önerdiği ateşkes planına genel olarak destek verdiğini açıklarken bu desteğin “nüanslar” içerdiğini ve birçok ayrıntının çözülmesi gerektiğini belirtti. Kremlin, ABD’nin ateşkes önerisinin Rusya’ya hiçbir şey sunmadığını vurgularken ateşkesin nasıl uygulanacağı ve hangi koşullar altında uzatılacağı gibi konuların netleştirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Putin, daha önceki açıklamalarında Ukrayna’nın NATO’ya üye olmayacağını kesin biçimde ifade etmesinin ateşkes veya kalıcı barış için önkoşul olduğunu sıklıkla dile getirmişti.
Müzakerelerin sağlıklı bir biçimde yürütülmesi için öncelikli olarak çatışmaların durması gerektiğini belirten ABD yönetimi ise Ukrayna’nın olası toprak tavizleri ve NATO üyeliğinden vazgeçme ihtimalini içeren kritik noktaların görüşülmesini sonraya bırakmak istiyor. Ateşkesin geçici olarak 30 günle sınırlandırılması, tarafların niyetlerini test etmeye yönelik bir adım niteliğinde görülüyor. Ortak bir mutabakat sağlanması hâlinde bu sürenin uzatılması mümkün olabilir. Bu geçici dönem, insani yardımların ve esir değişimlerinin hızla yapılmasını, aynı zamanda kalıcı bir barışın koşullarının müzakere edilmesini kolaylaştırmayı hedefliyor.
Cidde görüşmelerinde Moskova heyetinden hiçbir yetkili bulunmazken, Rus yönetimi Ukrayna’yla doğrudan temas kurmayı reddetmeye devam ediyor. Halihazırda Rus birlikleri, özellikle Ukrayna’nın doğu ve güney bölgelerinde yoğun bir askerî varlık sürdürmekte. Kremlin, daha önce pek çok kez Ukrayna’nın NATO üyeliğini ve Batı ittifakı ile yakınlaşmasını “varoluşsal tehdit” olarak görmüştü. Putin, geçici bir ateşkesin sadece Ukrayna’nın güç toplamasına hizmet edeceğini ve kendilerinin “uzun vadeli bir barış” istediğini iddia ettiği için Rus tarafının 30 günlük ateşkese koşulsuz evet demesi beklenmiyor. Aksine, Moskova’nın elindeki askerî gücü müzakere masasında bir koz olarak kullanacağı öngörülüyor. Ukrayna’nın enerji kaynakları ve kritik maden rezervlerine ilişkin ABD-Ukrayna işbirliği anlaşmasına da Rusya’nın sıcak bakmayacağı ve bunu kendi jeopolitik etkisine bir tehdit olarak göreceği tahmin ediliyor.
Her ne kadar Cidde’deki görüşmeler “geçici bir ateşkes” umudunu kuvvetlendirmiş olsa da anlaşmaya varılması zayıf bir ihtimal olarak görülüyor. Kiev yönetimi Rusya’nın daha önceki anlaşma ve ateşkeslere uymadığı birçok örnek bulunduğunu öne sürerek daha güçlü garantiler istiyor. Ukrayna, Karadeniz’deki ticaret yollarının açılması, Rusya’nın ele geçirdiği bölgelerden geri çekilmesi, Ukraynalı askerlerin serbest bırakılması ve Ukraynalı çocuklarının evlerine geri dönmesi gibi önemli taleplerde bulunuyor. Rusya ise, savaşa başlarken koyduğu siyasi ve askerî hedefleri tamamen göz ardı etmeyeceğini net biçimde ifade ediyor.
Özellikle Donetsk ve Luhansk bölgelerinin statüsü, Kiev’in NATO’ya üyelik beklentisi ve Rusya’nın Ukrayna topraklarındaki askerî varlığının akıbeti, masadaki en kritik konu başlıklarını oluşturuyor. Ukrayna, Rus işgalini kendi toprak bütünlüğüne yapılan büyük bir tehdit olarak görürken barışın ancak Rus askerlerinin çekilmesiyle mümkün olabileceğini savunuyor. Rusya bunu kabul ederse, kendi stratejik kazanımlarından büyük ölçüde feragat etmiş olacak. Bu da Kremlin’in siyasi prestiji bakımından ciddi bir kayba uğrayacağı anlamına geliyor.
Cidde’deki görüşmeler henüz bir “diplomatik hamle” niteliği taşımıyor ve gerçek bir barış anlaşmasından söz etmek şu aşamada güç. Yine de ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardım ve istihbarat paylaşımı konusundaki duraklamayı derhal sonlandıracağını duyurması, Kiev açısından büyük bir başarı olarak yorumlanıyor. Bu gelişmenin, Rusya’yı ateşkesi kabul etmeye zorlayan bir baskı unsuru hâline geleceği belirtiliyor. ABD-Ukrayna ortak bildirisine göre, geçici ateşkesin yürürlüğe girmesi için Rusya’nın da olumlu bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor. Rusya’nın taleplerinin boyutu ve Kiev’in vazgeçemeyeceği egemenlik unsurları, kapsamlı bir barışın önündeki en büyük engeller olarak görülüyor. Ateşkesin ilan edilmesi hâlinde, çatışma bölgelerinde insani yardımların hızlanacağı, tahliyelerin kolaylaşacağı ve kalıcı bir barış için zemin hazırlanacağı umut ediliyor.